Sultanahmet’in sadece birkaç adım ötesinde, ama ondan çok daha sessiz, çok daha mahcup bir semt düşün. Ne selfieler çekiliyor köşelerinde, ne de turist grupları rehberin peşinden koşturuyor. Küçükayasofya, adını taşıdığı eski bir kilise–yeni bir camiyle değil, sessizliğiyle, yavaş akan zamanıyla ve surların içindeki eski İstanbul hissiyle seni içine çeken başka bir dünya.
Bu yazıda sana popüler rotalar değil, sokak sokak yaşayan bir semtin hikâyesini anlatacağım. Çünkü bazen sadece yürümek yetmez; duymak, bakmak, durmak gerekir. Bu semt tam da bunun için var.

Küçükayasofya Nerede, Nasıl Bir Yer?
Küçükayasofya Semti, İstanbul Fatih ilçesine bağlı, Sultanahmet ile Kadırga arasında sıkışmış, denize yavaşça eğilen bir mahalle. Adını, Bizans döneminde Aziz Sergios ve Bacchos Kilisesi olarak bilinen, sonradan camiye çevrilen Küçükayasofya Camii’nden alıyor.
Semtin merkezinde yükselen bu yapının çevresi; taş döşeli sokaklar, iki katlı ahşap evler, Arnavut kaldırımı yollar ve sessiz duvarlarla çevrili. Sanki biri İstanbul’un gürültüsünü burada kapatmış.

Küçükayasofya’da Ne Hissedersin?
Buraya adım attığında ilk hissin “sessizlik” olacak. Ardından yokuşların arasından denize doğru eğilen yollar, usulca camiye çıkan yaşlı insanlar, duvar dibinde oturmuş mahalle kedileri ve arada bir başını çıkaran eski İstanbul hayatı…
🧭 Uğranacak Yerler
- Küçükayasofya Camii: 6. yüzyıldan kalma bu yapı, mimarisiyle Ayasofya’nın küçük bir provası gibi. İçeri girdiğinde hem Bizans, hem Osmanlı dokusunu bir arada hissedersin.
- Surların Arası: Camiden çıkınca hemen arka sokaklara sap. Eski sur duvarları arasındaki yürüyüş yolları sessizliğin görsel karşılığı gibi.
📸 Fotoğraf Noktası
- Küçükayasofya Camii’nin arka cephesi ve bahçesindeki taş yol sabah saatlerinde en iyi ışığı alır.
📷 Çekim Tüyosu
- Sabah 08:00 civarı cami kapalıyken bile bahçede ışık harika olur. Yandan düşen gölgeler ve yapının kemerli yapısı portre çekimi için de çok uygun.
📱 Instagram İçin
- Sur duvarının kenarındaki küçük demir kapı önü veya caminin dış kemerlerinin olduğu bölüm story ve reels için çok estetik görünüyor.

Küçükayasofya Sokaklarında Kaybolmak
Her köşe başı sanki sana “acele etme” diyor. Yokuşlardan in, çocuk seslerinin yankılandığı küçük meydanlara var. Arada bir evlerin duvarına asılmış çamaşır ipleri, sararmış duvarlarda eski İstanbul’un soluk izleri.
☕ Küçük Bir Mola
- Şadırvan Cafe (Camii’nin hemen karşısında): Sakin, gölgede oturabileceğin, turist kalabalığından uzak bir çay bahçesi. Çay–bisküvi ikilisi eşliğinde kitabını çıkarabilirsin.
🍽️ Lezzet Durağı
- Semtte çok bilinen bir gurme noktası olmasa da, cami çevresindeki esnaf lokantaları ya da pide fırınları denenmeye değer. Özellikle öğle saatlerinde taş fırınlı küçük pidecilerden çıkan kokular davetkâr olur.

Mahalle Kültürü Hâlâ Burada Yaşıyor
İstanbul’un çoğu semti dönüşürken Küçükayasofya inatla aynı kalıyor. Duvardan bakan yaşlı bir teyze, camiye giden yaşlı bir amca, kapı önünde oynamakta olan çocuklar ve her şeyin ortasında zamanın unuttuğu bir mahalle…
🚀 Alternatif
- Eğer Küçükayasofya seni içine çekerse, hemen yürüme mesafesindeki Kadırga Limanı Caddesi’ne çıkıp eski İstanbul’un kıyı kokusunu da hissedebilirsin. Ama önce bu semtin sana vereceklerini bitir.
Bonus: Tarihe Meraklılara Küçük Bir Bilgi
Küçükayasofya Camii, İstanbul’daki en eski Bizans yapılarından biri ve bazı kaynaklarca Ayasofya’dan önce yapılmış bir ön prototip olarak görülüyor. İç mekânın kubbe yapısı ve sütunları dikkatli bakıldığında Ayasofya’yla mimari akrabalıklarını açıkça belli ediyor.
Konum
📍 Küçükayasofya, Fatih, İstanbul
Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorum Yapan Sen Ol.